Medicine Today, Aralık 2001, cilt 2, no. 5 (2 Şubat 2002'de Cumhuriyet Bilim Teknik'te yayımlandı.)
Ölüm Arzusu Yaratan Antidepresanlar
Jerome Burne (Çeviri: Üstün Öngel)
Prozac benzeri antidepresanların şiddet ve intihar eğilimi yarattığına dair kanıtlar giderek artıyor. İlaç kutularında neden hiçbir uyarı yer almıyor?
Medicine Today, Aralık 2001, cilt 2, no. 5 (2 Şubat 2002'de Cumhuriyet Bilim Teknik'te yayımlandı.)
Ölüm Arzusu Yaratan Antidepresanlar
Jerome Burne (Çeviri: Üstün Öngel)
Prozac benzeri antidepresanların şiddet ve intihar eğilimi yarattığına dair kanıtlar giderek artıyor. İlaç kutularında neden hiçbir uyarı yer almıyor?
Haziran 2001'de gazetelerde, Amerika'da ilaç firması GlaxoSmithKline aleyhine sonuçlanan 6.4 milyon dolarlık davanın haberleri yer alıyordu. Firma, Don Schell'in damadı tarafından dava edilmişti; Don Schell -"bunamış bir dede"- tabancasıyla önce eşini, sonra kızını ve torununu öldürmüş, ardından da kendini vurmuştu. Bu trajik olaydan iki gün önce, Schell'e, uyku problemi yaşadığı için Seroxat isimli ilaç verilmişti. Damat Tobin, Schell'i, Seroxat'ın şiddete ve intihara sürüklediğini iddia etmişti.
Bu tek olayın talihsiz bir olay olduğunu düşünenler çıkabilir. Zira Seroxat ve daha popüler olan Prozac (Eli Lilly firmasının ürettiği) gibi SSRI grubu ilaçların ("serotonin selective reuptake inhibitors"/ seçici seretonin geri alımı engelleyicileri), dünyada en fazla tüketilen ilaçlar olduğunu hemen herkes biliyor. Bu ilaçlar artan oranlarda çocuklara da verilmekte. Dahası bu ilaçlar depresyonla alakası olmayan çok farklı sorunlarda da düzenli olarak kullanılmakta; örneğin sigarayı bırakma adına, sosyal fobiden kurtulma veya adet öncesi gerginliği giderme adına. Geçen yıl 100 ülkede 40 milyon kişinin Prozac kullandığı tahmin edilmekte.
Bu ilaçların kutularına baktığınızda, şiddete ve intihara yol açma olasılığına dair tek satır bilgiye rastlayamazsınız. Hekimler, standart prosedürü takip ederek, bu tür şiddet içeren duygulara kapılan hastalarına, ilaçların yararı ortaya çıkana kadar sabrederek kullanmaya devam etmelerini söylemekteler.
Fakat şiddet eğilimiyle ilgili bu uyarının yapılmaması, Tobin davasında davacı adına bilirkişi olarak ifade veren ve en önemli tanık olan Britanyalı psikiyatrist David Healy'ye göre, tehlikeli bir hata. Kuzey Galler'de Bangor'da Psikolojik İlaçlar Bölümünde çalışan Dr. Healy, "Prozac piyasaya çıktığından bugüne, her gün bir kişinin doğrudan Prozac kullanımına bağlı olarak intihar ettiğini tahmin ediyorum", diyor.
İlaç firmalarına karşı 90'ların başından itibaren bu ilaçların şiddete yol açtığına dair 200'ü aşkın sayıda yasal girişim gerçekleştirilmiş olmasına rağmen, 1998 yılına kadar bu girişimlerin hiçbiri mahkemeye taşınamadı. Tobin davası, William Forsyth davasından sonra mahkemede sonuçlanan ikinci dava oldu ve ilaç firması aleyhine sonuçlanan ilk davaydı. Tüm bu gelişmeler olurken, ilaç firmaları, her zamanki gibi, bu tür intihar hadiselerinin bu hastalığın normal bir sonucu olduğunu ve depresyonlu insanların bazılarının kendilerini öldürme girişiminde bulunmalarının talihsiz ama kaçınılmaz bir sonuç olduğunu savunmaya devam ettiler.
Healy'nin SSRI türü ilaçların intihara yol açtığına dair ayrıntılı ve kapsamlı değerlendirmeleri ilk kez Tobin davası aracılığıyla kamuoyuna duyuruldu. İki davada da en önemli tanık olan Healy'nin değerlendirmesini diğer değerlendirmelerden ayıran en önemli nokta, ilaç firmalarının daha önce gizli tutulan belgelerinin mahkeme kararıyla ve Healy'nin aracılığıyla kamuoyuna sunulmasıydı. Bu belgeler gösteriyordu ki, ilaç firmaları bu ilaçları kullananların %25'inin aşırı rahatsız edici duygular (şiddet eğilimleri) yaşadığını biliyorlardı ve uzunca bir süre bu bilgiyi saklamayı başarmışlardı.
Tobin davasındaki ifadesinde Healy, GlaxoSmithKline firmasının daha önce yayımlamadığı verilere dayanarak, SSRI türü ilaçların ne kadar rahatsız edici etkileri olduğunu bir bir sıralamıştı.
Kendisi de bir psikiyatrist olan David Healy asla ilaç endüstrisinin kudretli iktidarını sarsmak niyetiyle yola çıkan biri değildi. Fakat kendi mesleki pratiği sırasında az sayıda hastanın SSRI türü ilaçlardan çok kötü etkilendiğine şahit olmaya başlamıştı. "Literatüre bir bakayım dedim ve benzer bir durumun başka araştırmacılar tarafından da rapor edildiğini gördüm" diye özetliyor yaşadıklarını.
Bu bilimsel araştırmaların en önemli sonucu, bu ilaçların intihar eğilimini arttırdığına dair bir kontrol araştırmasının gerekliliğini herkese göstermiş olmasıdır. "Aslında," diyor Healy, "böylesi bir kontrol araştırmasının yapılmasına FDA (Amerikan Gıda ve İlaç Dairesi) tarafından karar verilmişti ve her şey hazırdı, fakat bu araştırma asla yapılmadı." Neden yapılmadığına dair kimse tatmin edici bir cevap veremedi bugüne kadar.
Tartışmaya yeni bir soluk katan Mart 1999'daki ilk dava olmuştu. Dava, William Forsyth adında emekli bir işadamının Prozac kullanmaya başladıktan 11 gün sonra bıçakla önce karısı June'u sonra kendisini öldürmesi üzerine açılmıştı. Ailesi, Prozac'ın buna sebep olduğunu iddia etmişlerdi. Fakat davayı kaybettiler. Ancak buna, Prozac'ın üreticisi Eli Lilly adına bir tür "pirus zaferi" denebilirdi, zira mahkemeye yüzlerce gizli belgenin sunulması gerekmişti.
Bu belgelerin sunduğu resim insanı şok eden türden. Örneğin 1978 yılına ait gizli Eli Lilly zabıtlarında aynen şunlar yazıyordu: "Hatırı sayılır sayıda rapor, Prozac kullananların ters tepkiler verdiğini göstermiştir.... bazı hastalarda akathisia oluştuğu bildirilmiştir." 'Akathisia', Eli Lilly'yi dava edenlerin iddiasına göre William Forsyth'ın içine düştüğü durumu da tanımlayan bir psikiyatrik terim -insanları şiddete ve intihara sürükleyen garip ve durdurulamaz bir aşırı uyarılma hali. Eli Lilly zabıtlarında şuna da dikkat çekilmiş: "İlerde yapılacak araştırmalarda bu aşırı uyarılma halini kontrol etmek için benzodiazepinlerin kullanılması yerinde olur." Bu, eşine rastlanmayan bir durumdu.
David Healy'nin mücadelesinin özü çok basit aslında: İlaç kutularında bu aşırı uyarılma halinin oluşabileceğine dair bir uyarının yer alması ve dolayısıyla hekimlerin bu olasılığı gözardı etmemeleri. Sonradan ortaya çıkan belgeler açıkça gösteriyor ki, Eli Lilly, bugün piyasada bulunan ilaçlarla ilgili ilk denemelerde tam da bunu yapmış zaten, yani bu denemelerde ortaya çıkan şiddet unsurunu kontrol etmek üzere Prozac'la birlikte yatıştırıcı ilaçlar da vermiş. Fakat bunu nedense gizlemişler.
William Forsyth davasında açığa çıkan en önemli bilgiler, "gönüllü insan araştırmaları" denilen araştırmalarla ilgiliydi. Bir ilaç piyasaya sürülmeden önce, olası yan etkileri araştırmak için, ilaç firmasının bu ilacı herhangi bir rahatsızlığı olmayan insanlarda denemesi gerekiyor. Bu davadan önce, Prozac'ın gönüllü insan araştırmalarının sonuçları gizli tutulmaktaydı. Sadece bununla kalsa iyi, mahkemede anlaşıldı ki, Amerikan Gıda ve İlaç Dairesi (FDA) ve Britanya'nın ilgili kurumları, ilacın piyasa sürülmesiyle ilgili onayı verirlerken, orijinal araştırma sonuçlarına bakmak yerine, ilaç firmasının sunduğu özetlerle yetinmişti. Healy, Eli Lilly'nin yaptığı çeşitli araştırmalarda elde ettiği sonuçların tamamını bir araya getirdi ve analiz etti: "Çarpıcı bir şekilde, bu araştırmalara katılan gönüllülerin %25'i ilaçtan -Prozac'tan- çok olumsuz etkilenmişlerdi."
Healy aynı zamanda ilaç firmasıyla herhangi bir bağı olmadan SSRI türü ilaçlarla ilgili gönüllü insan araştırmaları yapan birkaç kişiden biriydi. Bu davadan bir yıl önce, SSRI türü ilaçlarla ilgili gönüllü insan araştırmasına katılan 20 kişiden 2'sinin çok belirgin intihar düşüncesine kapıldığını ve birinin yaşadığının da çok ciddi boyutlarda olduğunu bulmuştu (Primary Care Psychiatry, 2000). O günlerde, tahmin edileceği üzere, bu önemsiz bir sonuç olarak yorumlanmıştı.
Aslında ilaç firmasının öngörüleri, ilaç kullanıldığında neler olabileceğini kestirmekten kesinlikle uzaktı, zira firmanın yürüttüğü gönüllü insan araştırmalarının hiçbiri deneklerin ruh halinin nasıl olumsuz etkilendiğini incelemeye odaklanmamıştı.
Mahkeme kayıtları açıkça gösteriyor ki, ilaç firması Eli Lilly, çok önceden beri bu olumsuz etkilerden haberdarmış. Boston Globe gazetesinde 7 Mayıs 2000'de çıkan dikkat çekici makalede, Prozac'ın yeni versiyonu R-fluoxetine'e 1993 yılında patent verilmiş olduğunu öğreniyoruz. Patentin sahiplerinden biri de Profesör Teicher idi -Prozac'ın intihar eğilimi yarattığına dair bilimsel bulguları yayımlayan ilk birkaç araştırmacıdan birisi. Patent başvurusunda bu yeni versiyonun hangi açıdan eskisinden daha iyi olduğunun, yani R-fluoxetine'nin hangi yararları olduğunun belirtilmesi gerekiyor. Prof. Teicher'in gerekçesi şöyle: "Bu yeni ilaç, Prozac'ın belirgin yan etkileri olan, akathisia, intihar düşünceleri ve kendine zarar verme eğilimlerine yol açmıyor."
Healy'nin Britanya İlaç Denetimi Dairesi'ne sürekli hatırlatmasına rağmen, bu kurum çalışanları, SSRI türü ilaçlarla ilgili herhangi bir uyarıya gerek olmadığını düşünmeye devam ediyorlar. Oysa Almanya'da size SSRI türü ilaçlar reçete edildiğinde, ilaç kutusuna yazılmış şu uyarıyla karşılaşıyorsunuz: "İlacın antidepresif etkileri görülene kadar hastaların dikkatli takip edilmeleri, gelişmelerin incelenmesi gerekir. Yatıştırıcı bir ilave ilaç verilmesi gerekli olabilir." Bu uyarının neden Britanya'da da yapılmadığını anlamak mümkün değil.
Medicine Today (Aralık 2001, cilt 2, no. 5) adlı tıp dergisinden Sosyal Psikolog Üstün Öngel tarafından çevirilmiştir.
------
İlave Kanıtlar
Prozac'ın beklenmeyen sorunlar yarattığına dair ilk rapor, Boston Mclean Hastanesi'nden Martin Teicher tarafından yazılmış (American Journal of Psychiatry, Şubat 1990). Bu raporda Teicher, Prozac alan altı hastasının birden bire şiddetli intihar düşüncesine kapıldığını bildiriyordu.
İlaç piyasaya sürülmeden önce yapılan denemelerle ilgili Prozac'ın üreticisi Eli Lilly tarafından gerçekleştirilen istatistiki analiz sonuçlarına bakıldığında, Prozac'ın, intihar eğilimini arttırdığını gösteren hiçbir kanıt olmadığı görülmekte (British Medical Journal, 21 Eylül 1991). Fakat işin aslı hiç de Eli Lilly'nin aktardığı gibi değil. Tobin davasında David Healy'nin sunduğu kanıtlar gösteriyor ki, Eli Lilly'nin aktardığı araştırma sonuçları, bu araştırmalara katılan 26 bin hastanın sadece 3 binini kapsıyor ve çok önemli iki ayrıntıyı gizliyor. Birincisi, denemelere katılan bazı kişilere, tam da intihar eğilimi yaratan aşırı uyarılma halini kontrol etmek üzere benzodiazepin (yatıştırıcı) verilmiş; ikincisi, denemelere katılanların %5'i aşırı kaygı (anksiyete) yaşadığı için denemelerden çıkarılmış.
--------
-Bu ilaçlar çok sık reçete edildiği için (100 ülkede 40 milyon kişiye), sadece Britanya'da bu ilaç kullanımına bağlı olarak her yıl 100 kişinin öldüğü tahmin ediliyor.
-Depresyona yakalanmış insanlar arasında intihar riski 100 000'de 30 iken, SSRI türü (Prozac vb.) ilaçlar kullanmaya başlayanlarda ilk birkaç hafta içinde bu risk 100 000'de 200'e çıkıveriyor.
-İlaç piyasaya çıkmadan önce yapılan denemeler tamamen ilaç firmaları tarafından yürütülüyor ve manipüle ediliyor. Bağımsız ve tarafsız bilim insanları tarafından yürütülen çalışmalar değil bunlar.
-Prozac'ın üreticisi Eli Lilly sadece Prozac'tan tüm cirosunun yüzde 30'una yakınını sağlıyor. Dolayısıyla, bu kadar kârlı bir ilaçla ilgili olumsuzlukların gizlenmesi de insanı şaşırtmamalı.
-David Healy ve diğer araştırmacılar Prozac'ın "bağımlılığa" yol açtığını da bulmuş durumdalar (bu bulgulardan önce bağımlılık yaptığı kesinlikle reddediliyordu). İlacı örneğin 6 aylık kullanımdan sonra kestiğinizde, büyük bir olasılıkla kısa bir süre sonra yeniden depresyona giriyorsunuz. Hekimlerin (psikiyatristlerin) genellikle önerisi yeniden ilaca başlamanız. Bu kısır döngü hayatınız boyunca devam edebiliyor. Bu bulgu, Prozac'ın neden bu kadar kârlı ilaç olduğunun da bir göstergesi.
-Bu ilaçların "bağımlılık yarattığı" iddiasıyla, Prozac'ın muadili Seroxat/Paxil üreticisi Britanyalı ilaç firması GlaxoSmithKline aleyhine ABD Kaliforniya'da bir grup insan birleşerek büyük bir tazminat davası açmış durumda.
Derleyen: Üstün Öngel
Sayfamızı Paylaşın
|
Sayfa Yorumları
Yorum Bırakın